Avrupa Ligi Grup Aşaması 2.Maç - Rennes 2-2 Fenerbahçe

 Herkese merhaba,

    Fenerbahçemiz bence grubun ana favorisi olan Rennes deplasmanından 2-0 geriye düşmesine rağmen 2-2lik beraberlikle dönmeyi başardı. Bu geri dönüş takımın güveni ve inancı açısından bence çok önemli bir mihenk taşı olabilir diye düşünüyorum.

    Fenerbahçe maça 3-4-2-1 dizilişi ile çıktı. Kalede Altay, stoperler Gustavo-Attila-Peres, sağda Osayi, solda Lincoln, orta ikili İsmail-MHY, hücum hattının ikilisi İCK ve King, en ileride ise Batshuayi vardı. Değişikliklerin ilki maç 2-0 olduğunda sakatlanan Peres'in yerine dk 57'de Alioskinin girmesi ile yapıldı. Bu değişiklik sonrası takım 4-4-2'ya benzer bir dizilişe döndü. Dakika 67'de Lincoln, King, Batshuayi oyundan çıkarken yerine giren oyuncular Valencia, Pedro ve Emre Mor oldular. Son değişlik dk 86'da rakip 10 kişi kalınca MHY yerine Rossi'nin oyuna girişiyle oldu ki bu değişiklikle Jesus ne olursa olsun gol istiyorum mesajını oyunculara verdi bence. 

    İlk 11 biraz rotasyonlu biraz da rakibe göre önlemli bir takımdı. Sol açıkları Sulemana'nın hızına karşı Osayi kartını oynadı Jesus. Genel anlamda da Osayi hızıyla Sulemana'yı bezdirdi, etkisiz gösterdi. Sağ kanatta en etkili oyuncularından Doku'nun olmaması (78'de oyuna girdi) da solda oyun kurucu Lincoln'ü görmemizi sağladı. 

    Maçın genelinde Fenerbahçe oyuna hakim olan takımdı, rakibini alışık olduğundan bambaşka bir oyuna zorladı. Bu kadar atlet bir takıma karşı topu almadan oyunu bu kadar dikte etmesi çok etkileyici idi. Burada ana pay İsmail-MHY ikilisindeydi bence. Ancak top ayağımızdayken aynı etkiyi gösteremedik. Maçın başında (dk 7) Bats'ın net pozisyonda topu kaleciye nişanlaması yerine gol yapabilseydi bambaşka bir maç senaryosu olabilirdi. Rakibin ilk tehlikesi dk 23de rakibin yaptığı hızlı taç organizasyonuyla geldi. Şutu yarattılar ama kötü bir şut geldi. Dk 25te İCK'nın bulduğu gol ise açık bir ofsayt idi ve VAR'dan döndü. Pozisyonu ilk izlediğimde Bats'ın eline odaklandık ama İCK ofsayt çıktı. Gözle ofsayt değil gibiydi ama çizgili versiyonda çok açık ofsayttı. Dk 44te Bats'ın orta sahada rakiplerini çalımlayıp topu bomboş King'e çıkadığı pozisyon neden Bats'ı istediğimizin bir kanıtı oldu. İkinci yarıya ise Rennes takımı gol ile başladı. Dk 52'de tüm maç çok başarılı uyguladığımız ofsayt çizgisinin anlık santimlik bozulmasını Majer'in ara pasında Terrier sarkarak değerlendirdi ve karşı karşıyada top direğe çarparak ağlara gitti. Golün santrasında takımın moral bozukluğu bir anlık dağınıklığa neden oldu ve dk 54te bu sefer Terrier'in pasında Majer savunma arkasına sarktı. Bence Altay'ın açılması lazımdı ama kararsız kaldı ve hata yaptı. Kalecimiz Altay'ı geçen Majer topu ağlarımıza bıraktı. Bu gol kadar kötü olan diğer şey Peres'in sakatlığı oldu. Peres topu çıkarmak için koşarken direğe çarptı, sakatlandı ve oyuna devam edemedi. Bu sakatlıkla beraber sistem değişikliği oldu ve takım dağılmak yerine direnç gösterdi. Bu direncin başladığı nokta bence dk 59'da Terrier'in topunun direkten döndüğü pozisyon oldu. Bu pozisyonun dönüşünde dk 60da İCK ceza sahası dışından olağanüstü bir vuruşla skoru 2-1e getirdi ve geri dönüş kıvılcımını yaktı. İrfan için maçın genelinde iyi diyemem belki ama maçın en kritik anlarında o vardı. Kimbilir belki Jesus ile oyununu evriltiyordur ve bu yeni oyunun emekleme sancılarıdır. Bu golden sonra oyunun kontrolü bize geçti denilebilir. Dk 74te Altay'ın kurtardığı önemli bir top olduğunu da atlamayalım. Dk 81'de İrfan ile Traore arasındaki tartışmada Traore'nin İCK'nın yüzüne yaptığı hamlede hakem kırmızı kartını çıkardı ve oyun tamaen bize döndü. Uzatma dakikasının ilk saniyelerinde savunma arkasına seken topta Valencia kaleci ile karşı karşıya kalacakken Benjamin Bourigeaud tarafından çekilerek indirildi ve tartışmasız bir penaltı kazandık. Topun başına Valencia geçince kalbim ufak teklemedi desem yalan olur ama Valencia bu kritik anda sorumluluğu aldı ve iyi bir penaltı vuruşunda skoru 2-2ye taşıdı. Sonrasında Fenerbahçeli oyuncuların topu almak için yaptığı kavga arzunun göstergesi olsa da bize faturası ağır olabilirdi. Jesus'un tribünlerle yaşadığı gerginlik ise maçın gerginliğini gösteren başka bir boyut oldu. 

    Maçın momentum haritasına baktığımızda net bir momentum haritası çıkıyor karşımıza.

    Momentum haritasına göre ilk 30 dakikada oyunun mutlak hakimi biziz. Son 15dk ise top Rennes takımına geçmiş. İkinci yarının ilk 5 dakikasında momentum yine bizdeyken 8dklık bir Rennes momentumu var ve bu sürede Rennes 2 gol + 1 direkten dönen top buldu. Ancak Fenerbahçe'nin golüyle birlikte yani 60 sonrası 1-2 dakika dışında (Altay'ın kurtardığı top) tüm momentum yine bizde. Genel olarak bana bu momentum haritasını verip istatistikleri sorsalar %60 Fenerbahçe lehine derim ki %63 ile topa sahip olmuş Fenerbahçe. Bu neden ilginç? Birincisi Fenerbahçe'nin bu sezonki oyunu bunu talep etmiyor. Önde yüksek baskı, kapılan toplarla hızlı sonuca gitmeleri deniyor Fenerbahçe. Demek ki rakibine göre oyununu değiştirmiş Jesus. İkinci de Fenerbahçe bunu Fransa deplasmanında yapıyor. Açık konuşalım rakibin oyunu bu değil bu nedenle bunu isteyen ve başaran Fenerbahçe. Veri ile desteklemek açısından Rennes takımının sezon başından beri topla oynama rakamları şu şekilde: 55, 49, 65, 71, 52, 48 yani en düşüğü 48, ortalaması 57. Burada Fenerbahçe'yi ve Jesus'u tebrik etmek lazım.

    Fenerbahçe rahatlıkla dağılıp kırılabileceği bir maçı inatlaşarak berabere bitirdi. Hem de 2-0dan geri dönüp yaptı bunu. Jesus'un maç sonunda yaptığı 5dk daha olsa 3.golü de bulurduk açıklaması oyunu ve mentaliteyi gayet anlatıyor. Bu maç sonrasında tahminimce bu kadrodan oldukça farklı olacak ama oyun ve skor olarak galibiyete rahat ulaşacağımızı düşündüğüm ve umduğum Alanyaspor maçıyla milli araya gidecek takımımız. Milli araları ve milli maçları sezon içinde sevmem ama rüzgarı böyle arkamıza aldığımız dönemlerde ekstra sevmiyorum. Umarım milli araya Alanya galibiyetiyle girer ve milli aradan sonra Beşiktaş maçında kaldığımız yerden devam ederiz.