Şampiyonlar Ligine Veda - Dinamo Kiev eşleşmesi
Herkese merhaba,
Fenerbahçe her koldan tek hedefin süper lig şampiyonluğu olduğunu bas bas bağırdığı bir ortamda Şampiyonlar Ligi 2.tur elemesinde Ukrayna'nın Dinamo Kiev takımı ile eşleşti. Öncelikle savaş nedeniyle zor günler geçiren Ukrayna halkının yanında olduğumu ve bu savaşın bir an önce son bulmasını dilediğimi belirtmek istiyorum. Sivillerin zarar gördüğü her türlü eylemin haksız olduğunu belirtmek isterim. Silahların yok olduğu ütopyasına kapılmasam da kalbimin derinliklerinde bunu diliyorum.
Fenerbahçe'nin kurada çekebileceği 2 ihtimal vardı. Birinci Dinamo Kiev ikincisi ise Danimarka'nın güncel markalarından Midtjylland ekibi idi. İki kuranın da kendine göre artısı ve eksisi vardı. Kiev şubat ayından beri ülkelerinin işgal altında olmasından dolayı resmi maç yapmamıştı. Az sayıda yabancı oyuncularını kaybetmişlerdi. Ek olarak Kiev'i elediğimiz taktirde bir üst turda daha kolay rakiplerle eşleşme şansımız olacaktı (ki kura sonucu bu eşleşmenin galibi Sturm Graz ile eşleşti). Negatif yönler ise dünya kamuoyunda oluşan Ukrayna sempatizanlığı, hakemlerin psikolojik olarak etkilenme riski, rakibin çok uzun bir dönemdir kampta olması, bu kampta bulunan oyuncuların psikolojik olarak futbola ve birbirlerine sarılması öne çıkıyordu. Ek olarak Ukrayna temsilcisinin Avrupa kupalarının gediklisi olduğunu da unutmamak lazım. Türk takımlarımız yıllardır düzenli olarak Avrupa'da boy göstermedikleri için bu devamlılık ülkemizde anlaşılamıyor maalesef.
1.MAÇ
Fenerbahçe Polonya'nın Lodz şehrinde oynanan ilk maça Kalede Altay, Sağ bek Osayi, stoperler Serdar Aziz ve Attila, sol bekte Ferdi, önlerinde geleli bir hafta bile olmamış (ama hocanın sistemini ve istediklerini en iyi bilen) Arao, onun önünde kampın yıldızı (ama Fenerbahçe'de bir kupa maçını sayarsak 2.resmi maçına çıkan) İsmail Yüksek, sağ kanatta İrfan Can Kahveci, sol kanatta Rossi, forvetlerde ise Valencia ve yine geleli 1 hafta olmayan Joshua King ile çıktı. Değişiklikler ikinci yarının başında sakat sakat oynayan Serdar Aziz'in sakatlığının nüksetmesi sonucu Tisserand başladı. 63'de J.King ve İrfan Can Kahveci (İCK) çıktı yerlerine Lincoln ve Bruma girdi. 72'de ise çıkan isimler Rossi ile Valencia olurken giren oyuncular Arda Güler ve Serdar Dursun oldu.
Fenerbahçe 90 dakika boyunca üstün olan taraftı. Tabi ki bu üstünlükte Kiev'in oyun anlayışı (geride merkezi kapatarak bekleyip hızlı geçişlerle kontra aramak) da etkiliydi ama Kiev hiçbir zaman oyun momentumunu kazanamadı. 90 dakika bittiğinde Fenerbahçe kalesine isabet eden şut yoktu. Peki Fenerbahçe sahaya nasıl yayıldı. Ön libero Arao stoperlerin arasına top almaya gelerek ana oyun kurucu oldu. Osayi ve Ferdi öne giderek kanattan oyunu genişleten oyuncular oldular. Rossi sürekli yer değiştiren koşu atan oyuncu rolündeyken İCK oyun kurucu rolünü üstlenmişti. İsmail orta sahanın tamamına enerjisi ile basarak kaptırılan toplarda ikinci hat ve ana baskı rolünü üstlenmişti. Valencia ve J.King sürekli hareketli yapılarıyla rakibin dengesini bozmaya çalıştılar. Maç genelinde Fenerbahçe bir kaç etkili pozisyon yakalayıp ya sonlandıramadı ya da kaleciyi geçemedi. Valencia'ya yapılan bir penaltı da VARsızlık nedeniyle atlandı. Hakem bence oldukça iyi bir maç yönetti. Hakemle ilgili en büyük sorun Kiev'li oyuncuların yaptığı sert faullere göstermediği kartlardı. Kiev takımı bizi durdurmak ve sindirmek için bundan cesaret alarak sert faulleri maç geneline yaydı. İlk maçta hemen hemen herkes iyi oynarken King fizik olarak hiç hazır olmadığından, İCK ise kendinden istenen rolü yapamadığından dolayı kötü oyuncular olarak öne çıktılar.
2.MAÇ
İkinci maç Kadıköyde full kapasite ile oynandı. Fenerbahçe taraftarı sene başı heyecanı ve ilk maçtaki üstün oyun sebebiyle heveslenerek maça gelmişti. Fenerbahçe zorunlu Serdar Aziz-Tisserand değişikliği haricinde ilk maçla aynı kadroyla maça çıktı. Açıkçası ben bu maç için İCK-Lincoln ve King-Serdar Dursun değişiklikleri ummuştum.
Fenerbahçe maça fırtına gibi girdi. İlk 20-25 dakika Kiev'i adeta ablukaya aldı. Henüz 2.dakikada Rossi'nin kaçırdığı çok net bir pozisyon, İCK'nin direğe takılan frikiği, Valencia'nın niazmi şekilde alıp asist yaptığı pozisyonda J.King'in ayakalarına dolaştırarak da olsa attığı gol ama hakemin bence haksız yere iptal ettiği (VARsızlığa takılmak) gol nedenleriyle bir türlü oyunu açacak golü bulamadı. 25'den sonra oyunu biraz daha rolantiye alan takım devre arasına 0-0 ile fırsatlar kaçırarak gitti. İlk yarının önemli bir olayı da iki takımın da 3er sarı kart görmesi idi. Fenerbahçe'de sarı kartı olan oyuncular İsmail Yüksek, Osayi ve Valencia idi. Hem müdehale tarzı, hem rolü hem de tecrübesizliği nedeniyle İsmail Yüksek SOS veriyordu ki ben ikinci yarıya başlamaz diye düşündüm.
İlk yarının en kötüsü tartışmasız İCK idi. Kiev'in sert oyunundan mı yoksa hocanın verdiği rolü taşıyamamasından mı bilmem İCK yine sahada yokları oynadı. İkinci yarıya İCK- Emre Mor değişikliği ile başladı Jesus. Emre Mor topu ayağına ilk aldığında yaptığı dribling ile J.King'i pozisyona soktu ama Norveçli oyuncu değerlendiremedi. Bu hareketinden cesaret almış olacak ki Emre Mor her top ayağına geldiğinde kalabalıklar arasına girip çalım denemeye kalktı. Defansa yardımda da eksik kaldı.
Maçın kırılma anı dakika 53'de İsmail Yüksek'in gördüğü kırmızı kart oldu. Rakibine geliş itibariyle sert bir faul yapan İsmail Yüksek hakem tarafından oyundan atıldı. 53 dakika topun ve oyunun hakimi Fenerbahçe iken 53ten 63'te Crespo girene kadarki sürede oyunun kontrolü tamamen Kiev'e geçti ve dakika 57de ilk isabetli şutunda golü buldu Kiev. Bu gol sonrası golü atan oyuncunun ve takımın bazı yedek oyuncularının (başta Boyko) o duygusal patlamayla taraftara yaptığı anlamsız (senin derdin bizle değil biz ne alaka yani) hareketler zaten patlamaya hazır bomba kıvamındaki taraftarın bir kısmında Vladimir Putin tezahüratı olarak yankıladı. 15-20 saniye sadece bir bölümde yapılan bu tezahürat maç sonrasında oldukça etki yarattı, büyük ihtimalle bir para cezası getirecek.
Maçın 0-1 olması ve Crespo'nun J.King yerine girmesiyle birlikte Kiev defansa gömülürken oyunu tekrar Fenerbahçe'ye bıraktı. Uzun bir top sonrası Valencia'nın kişisel becerisiyle Fenerbahçe penaltı kazandı ancak penaltıyı kazandıran Valencia kötü bir penaltı vuruşuyla (penaltı kaçırma oranı yüksek, kötü bir penaltıcı maalesef) bu şansı değerlendiremedi. Oyunculara ve taraftara negatif etkisini anlatmama gerek yok sanırım. Dakika 77'de Emre Mor (evet 45'de girmişti) ve Valencia (moral olarak çöktü) çıktı yerlerine Bruma ve Serdar Dursun girdi. 85'de ise Tisserandı çıkaran Jesus tüm riskleri alarak Lincoln'ü oyuna sürdü. Maç böyle mi bitecek derken Lincoln'ün kullandığı kornerde Attila'nın golü ile maç 1-1e geldi ve taraftar tekrar umutlandı. Son düdüğe kadar galibiyet golü için bastırdı Fenerbahçe ama başarılı olamadı.
Uzatmaların senaryosu ise önceki 180 dakikadan çok farklı oldu. Uzatmalarda stopere çekilen Arao sakatlanınca yerine Novak girdi. Kiev takımı ise ilki hemen başında olmak üzere 3 değişiklik yaptı uzatmalarda. Uzatmalar boyunca oyunun tamamen hakimi Kiev takımıydı. 6 aylık kamp dönemi ve 30dan fazla hazırlık maçı kondisyonu diri oyuncularla birlikte işe yaradı ve Kiev bu 30 dakikayı bizim kalemize yıktı. Dakika 114'te eski oyuncumuz Karavaevin bomboş yaptığı vuruşla turu kazanan ekip Kiev oldu. Fenerbahçe oynanan 210 dakikanın 170'sinde turu hak eden taraftı. Ama en gerekli anda sazı eline alan ve gelen fırsatları değerlendiren Kiev oldu.
2.maçtaki hakem performansı da ne yazık ki Fenerbahçe'nin aleyhine oldu. Verilmeyen nizami gol, İsmail'e verilen yanlış sarı kart (ilk sarı), Kievli oyunculara verilmeyen ikinci sarı kartlar (1 kesin 1 tartışmalı) oyunun kırılma anlarını yarattı ve Fenerbahçe bu anlarda maçı kaybetti. Fenerbahçe'ye maçı kaybettiren etkenlerin başında bence kötü bitiricilik vardı. Fenerbahçe pozisyonlar yakaladı ama değerlendiremedi. İkinci etken de bence Min Jae Kim'in ayrılığı oldu. Taraftar olarak içimiz kan ağlasa da bu ayrılığı bekliyorduk. Ancak gelişmeler ve haberler kalma ihtimalinin daha yüksek olduğunu söyleyince umutlandık. Kiev maçından kısa sıra önce gidince ise taraftar olarak yıkıldık. Ancak benim görüşüm taraftarın bu duruma hazırlıksız yakalanma ihtimali vardır ama yönetimlerin yoktur. Yönetimin elinde MJK'nin olası ayrılığı halinde (rafa kalkmış olsa da) bir liste olmalıydı ve işler ciddileştiği an o transfer yapılmalıydı. Hem Joao Pedro'nun (belki bir başka santroforun daha) hem de bir stoperin yetişmemesi Fenerbahçe'nin Kiev'e elenmesinin nedenleri oldular. Transfer zor süreçtir. Türkiye ekonomisinin berbat hali nedeniyle hareket alanı kısıtlı yönetimin bunun da farkındayım. Ama aksiyon hızının yavaş kalması 4 yıllık başarısızlık halkasına bu yıl da bu elenmeyi ekledi maalesef.
Bu 2 maçtaki performanslara bakınca kötü oyuncular olarak İCK, J.King, Rossi (bal yapamayan arı ama kaçan gollerden yıldık artık), Bruma ön planda. Emre Mor ve Lincoln ise soru işareti yarattı. İCK'nın formayı Arda Güler'e veya birbaşka oyuncuya (Rossi, Mert Hakan Yandaş, Crespo, Zajc vs) kaybetmesi olası. J.King fiziki olarak güçlendiğinde fark yaratabilecek bir oyuncu onun zamana (tahminen 1,5-2 ay) ihtiyacı var. Rossi çift haneli bir teklifte satılabilir. Benim geçen yılın en heyecanlandıran transferi idi fakat gördüğüm ve beklediğim vuruş kalitesi olmadığı zaman girdiği pozisyonları değerlendiremeyince olmuyor böyle kısır durumlarda. Ama her pozisyonun bir şekilde içinde yer alıyor. Bu nedenle bal yapamayan arı diyoruz. Bruma ise GS'deki yıllarından dahi gerilemiş durumda. Açık alan bulduğunda dahi tereddüt ediyor. Ben Bruma'yı sadece ve sadece önde olduğumuz maçlarda ya da savuınma çizgisini öne kuran takım8lara karşı sahaya sürmekten yanayım. Gol lazımken oyuna alınabilecek durumda değil ne yazık ki. Emre Mor ise mental ve teknik sorunlarını (yetenek değil teknik) giderebilirse formayı görebilir ancak. Geliştirmesi gereken hususlar topu kalabalığa değil boş alanlara sürmesi, defansta oyuncu takibi ve bekine destek olması. Umarım seviye atlar ve yeteneğine ihanet etmeye devam etmez.
Fenerbahçe Avrupa yoluna Avrupa Liginde 4 ve 11 ağustosta oynayacağı Çekya temsilcisi Slovacko maçlarıyla devam edecek. Fenerbahçe'ye şimdiden başarılar diliyorum.
Oldukça güzel bir yazı olmuş. Kieve elenmek oldukça olağan bir durumdu. Fakat dediğin gibi 180 dakikayi üstün oynayan Fenerbahçeydi ve oyun olarak sezon öncesi dönemde hiç olmadığı kadar hazır görünüyordu. Bence Alioski transferinden sonra İCK formayı ferdiye kaptırır. Santrafor bölgesine bal yapan arı da bulursak bence Fenerbahçenin oldukça sağlam bir takımı ve oyunu var. Ayrıca JJnin İsmaile şans vermesi takımda bulunan yeteneklill gençler için umut verici bir haber. Bloğunu büyük bir merakla takibe aldım. Elinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ederim
YanıtlaSil