GELEN OYUNCULAR (2022 Yaz Transfer Dönemi)

 Herkese merhaba,

Bu yazımı transfer dönemi boyunca kulübümüze yeni katılan oyuncuları (umarım) kısa kısa değerlendireceğim şekilde güncellenecek şekilde tasarladım. Önemli bir not olarak bu oyuncuların bazılarını izlemiş olsam da çoğunu transfer sonrası kısa sürelerle izleyebildim ya da hiç izleyemeyip güvendiğim yorumcuların değerlendirmelerini derleyip size sunuyorum. Umarım verimli olur.

    1) LINCOLN HENRIQUE (24-Orta Saha // AMC-MC)

    Fenerbahçe ilk transferini Portekiz'in Santa Clara takımında forma giyen Brezilyalı orta saha oyuncusu Lincoln Henrique ile yaptı. 1998 yılının Kasım ayında doğan ve Gremio altyapısından çıkan oyuncu alt yaş kategorilerinde Brezilya'nın potansiyel yıldız adaylarından biri olsa da çok erken yaşta aldığı Gremio formasını taşıyamadı ve düşüşe geçti. 2017-2018 sezonunda ülkemizde Çaykur Rizespor'da kiralık oynayan Lincoln 2019 yılına kadar serbest düşüsünü sürdürdü ve 2019-2020 sezonunda transfer olduğu Santa Clara'da kendini buldu. Formunu yükselten oyuncu potansiyelini yakalamak için atmak zorunda olduğu adımları Fenerbahçe'de atabilecek mi göreceğiz. 

    Lincoln geleneksel bir 10 numaradan ziyade yetenekli hücumcu 8-10 kırması gibi görünüyor. 4-1-3-2 dizilişinde 3lünün ortası ve solu onu izleyebileceğimiz yerler olacaktır. Oyun içinde kendini sıkça sol tarafa attığını gözlemleyebiliriz. Oyundaki amacı 2.bölgede aldığı topları hızlı driplingler ve etkili uzun paslarla 3.bölgeye taşımak olacaktır. Ofansif olarak yetenekli bir oyuncu. Defansını ise geliştirmesi gerekiyor gibi duruyor.

    Maliyet tarafına gelecek olursak Transfermarkt verilerine göre Fenerbahçe 24 yaşındaki oyuncuyu 3,5 milyon euro karşılığında transfer etti. Eğer düzenli forma şansı bulur ve oyununa 1-2 seviye atlatabilirse çift haneli rakamlarla yurtdışına transfer yapması çok olası görünüyor.

    Kişisel yorumum olarak da gerek maliyet olarak, gerek oyuna katabilecekleri açısından olumlu bir transfer olarak görüyorum kendisini. 

    2) BRUMA (28-Orta Saha // ML-AML)

    Fenerbahçe ikinci transferini yine yolu daha önce Türkiye'ye düşen ve yine beklenen potansiyeline ulaşamamış bir isimle yaptı. Bruma Lincoln'ün aksine tüm futbol seyircisinin aklında yer etmiş bir isim. 2013 yılında bir wonderkid iken çalkantılı bir sürecin ardından 13 milyon eur karşılığında Galatasaray'a transfer oldu. Geçirdiği ağır sakatlıkla birlikte o zamanın yabancı kuralı delmek amaçlı devre arasında Gaziantepspor tarafından kıyak yapılarak kiralandı. 14/15 sezonu isteneni veremeyen Bruma patlamasını 15/16 sezonunda kiralık gittiği Real Sociedad ve 16/17 sezonunda Galatasaray'da yaptı. Üst düzey iki sezonun ardından 15 milyon euro karşılığında Leipzig'in yolunu tuttu. Orada kalıcı olamadı ve 2 sezon sonra 19/20 sezonunda 12 milyon euro karşılığında PSV'ye transfer oldu. Ne yazık ki burada da tutunamayan Bruma 20/21 sezonunda kiralık olarak Olipiakos'a gitti. Yunan ekibinin bonservisini almadığı oyuncu geçen sezon PSV'nin rotasyon oyuncusu olduktan sonra bu sene Fenerbahçemize yine kiralık olarak katıldı. Satın alma opsiyonu konusunda ilk çıkan haberler 4 milyon euro zorunlu satın alma maddesi olduğu idi ancak bunlar yalanlandı ve elimizde resmi olarak bir bilgi yok.

    Brumanın oyun tarzı hepimizin yakından bildiği hızlı, açık alanda adam eksiltmekte başarılı, dar alanlarda zaman zaman kaybolan, zaman zaman ise başarıyla çıkan, oyun IQsu düşük, karar verme mekanizması sıkıntılı bir görüntü içinde. Benim görüşüme göre Bruma Türkiye ligi için Fenerbahçe'nin önde olduğu maçlarda sonradan oyuna girecek iyi bir hamle oyuncusu konumunda olacak. Kafamda çizdiğim senaryoda Fenerbahçe tek farklı önde ve rakip riskler alarak yüklenmeye başladığında Bruma'ya atılacak bir uzun top sonucu gelecek 2.gol var. Rakipler sahada Bruma varken defans hattını öne çıkarmadan önce 2-3 kez düşünecektir.

    Maliyet tarafına gelecek olursak Transfermarkt verilerine göre Fenerbahçe bu oyuncuya herhangi bir kiralama bedeli ödememiş ve zorunlu satın alma görünmüyor (sezon sonu PSV'ye dönecek olarak gösteriliyor). Opsiyon var ise ve Bruma GS yıllarındaki çizgisine dönebilirse ya da en azından oyununu istikrarlı bir çizgiye oturtabilirse Fenerbahçe'ye tekrar satamasa bile bu ligde özellikle rakip üzerinize gelirken her daim iş yapabilecek bir oyuncu kazandırılmış olur.

    Kişisel yorumum olarak yukarıda değindiğim maliyetler doğruysa, oyununa istikrar katması halinde hamle oyuncusu olarak çok verimli bir transfer olur. Eğer 4 milyon euroluk zorunlu satın alma maddesi var ise negatif bir transfer olarak değerlendiririm son yıllardaki formundan dolayı.  

    3) EMRE MOR (25-Orta Saha // MR-AMR)

    Fenerbahçe bu sezonki 3.transferini yine büyük potansiyeli olup, oyununu olduramayan biriyle yaptı. Emre Mor'un çıkışı Danimarka'nın Nordsjaelland kulübüyle oldu. Benim ve birçoklarının onu tanıması ise 2016 Avrupa şampiyonası öncesi milli takım formasıyla oldu. İlk izlediğimde bir çokları gibi ben de gözlerime inanamadım. Önce 1 maçlıktır dedim ama sonraki maçlarda da çizgisini gösterince çıtayı çok yukarı koydu. Dünyanın en iyilerinden olabilecek bir potansiyel yetenek vardı. Öyle büyük bir potansiyeldi ki 2016 yazında Dortmund'a Avrupa şampiyonası öncesi elini çabuk tutarak 9.75 milyon eur karşılığında transfer etti. Dortmund'da bir türlü olmadı, Tuchel ile yaşadığı anlaşmazlıkların da etkisiyle forma şansı bulamadı ama değeri ve potansiyeli belliydi. 2017 yazında yeni durağı 13 milyon euro karşılığında Celta Vigo oldu. Orada da işler iyi gitmedi. Sosyal medyada sahada olduğundan daha aktif olması ve kendini sahada hiçbir şey vermeden kral ilan etmesi sorunlar çıkardı. Basına yansıyan haberlerden bildiğimiz kadarıyla takım arkadaşları da onu istemedi ve sürgün hayatı başladı Emre Mor için. Sırasıyla Galatasaray (Fatih Terim'le bile olmadı), Olimpiakos ve Karagümrük serüveni yaşadı. İlginç olan da buradan sonra Survivor yapar denildiği sırada bir tanıdık ona dokundu; Volkan Demirel. Volkan Demirel ile birlikte yıldızını tekrar parlatan bir Emre Mor izledik. Formunu arttırdı ve geçen sezonun ikinci yarsının en iyi oyuncularından biri oldu.

    Emre Mor inanılmaz çalım kabiliyeti olan, topu ayağından ancak faul ile alabildiğiniz, topla çok çabuk bir oyuncu. Fenerbahçe gibi kapanan rakiplere karşı oynayacak takımlarda böyle üst düzey çalımcı oyunculara her daim gereklilik duyulur. Sıkıntıları hem saha dışındaki mental problemleri (ki yazılan haberler kendini değiştirdiği yönünde) ve saha içindeki karar alma mekanizmasındaki bilinçsizlikler. Topu ayağına aldığında ne yapacağını bilmiyor ve bodoslama ilerliyor. Avantajı şu ne yapacağına karar verene kadar kimse ondan topu da alamıyor. İkinci eksiği topu nereye sürmesi gerektiğinin farkına varamıyor. Topu aldığında yapması gereken boş veya en az rakip oyuncunun olduğu yere dribling yapması iken Emre Mor çoğu zaman kalabalıklar içine dalmayı seçiyor. Bu nedenle Jesus'un ona futbolu nasıl oynaması gerektiğini öğretmesi gerekiyor. Üçüncü bir eksiği ise defansif aksiyonlarının seyrekliği. Bunu geliştirmezse zaten formayı göremez.

    Transferin maliyet boyutuna gelecek olursa Transfermarkt verilerine göre Fenerbahçe Karagümrük'e 2 milyon euro ödedi bu transfer için. Mevcut yabancı kuralı (8+3) düşünüldüğünde bu kadar üst düzey yetenekli bir oyuncuya "ya tutarsa" anlamında yapılabilecek bir yatırım. 1-2 sene düzenli katkı verebilirse çift haneli bir satış yapar Avrupa'ya diye düşünüyorum.

    Kişisel yorumum Fenerbahçe yetenek çıtası çok yüksekte olan ama olmamış 3.oyuncuyu transfer etti bu sene. Emre Mor gerek 11de gerekse rotasyonda takıma belli bir katkı verecektir. Bu açıdan olumlu yaklaşıyorum. Pozitif senaryolarda takıma katabilecekleri hem kısa hem de orta/uzun vadede çok yüksek.     

    4) JOSHUA KING (30-Forvet // CF-AMC)

    Fenerbahçemizin 4. transferi Premier Ligin küme düşen ekibi Watford'dan geldi. Watford'un Norveçli oyuncu Joshua King Valerenga çıkışlı olsa da çok genç yaşta Manchester United atyapısına geçiş yaptı. As takımda süre alamayacak olan King çeşitli liglerden çeşitli kulüplere kiralandıktan sonra 2012/2013 yılında Blackburn'e transfer oldu. 1,5 yıl burada oynayan oyuncu 15/16 sezonunda bedelsiz olarak patlama yapacağı Bournemouth'a transfer oldu. 20/21 sezonunun devre arasında Everton'a transfer olan oyuncu burada çok süre bulamayınca sene sonu bedelsiz olarak Watford'a gitti. Watford'un kısır oyununda kaybolan oyunca sezonu 32 maçta 5 gol ve 3 asistle tamamladı. Watford'un küme düşmesinin ardından serbest kalan oyuncu Fenerbahçe ile anlaştı.

    King asıl olarak 2.forvet ve sol kanat oynayabilen, farkı fizik gücü ve yaptığı koşularla yakalayan bir oyuncu. Sezon sonrası boşta olması nedeniyle fiziki olarak gücünü geri kazanmaya ihtiyacı olsa da 1,5 ay sonra tüm gücüne kavuşursa özellikle oyuna sonradan girdiğinde fizik gücüyle rakiplerini oldukça yıpratabilir, Daum dönemi Semih Şentürk etkisi yaratabilir diye düşünüyorum. Oyuncunun negatif yönü ise çok skorer bir oyuncu olmaması. Forvet hattının ana bitiricisi olamaz. Bu nedenle maça göre ikinci forvet ya da sol forvet olarak değerlendirilebilir. Ek olarak fiziki gücü sayesinde rakip stoperleri fiziken yormak, sağa-sola deplase olarak diğer oyunculara alan açmak için kullanılabilir. 

    Transferin maliyet boyutu kağıt üzerinde olumlu görünüyor. Bedelsiz gelen oyuncunun sözleşme süresi ve yıllık maliyeti de basında çıkan haberlere göre uzun vadede rahatsızlık vermeyecek şekilde. 

    Kişisel yorumum King'in bazen 11de ama aslen sonradan girip fiziki gücüyle fark yaratacak bir oyuncu olacağı yönünde. 7-12 gol katkısı bandını bulacak olumlu bir transfer olarak görüyorum. 

    5) WILLIAN ARAO (30-Orta Saha // DMC)

    Jesus geldiği günden beri yazılıp çizilen en öncelikli mevki 6 numara oldu. Geçen yılki Crespo-Zajc orta sahası taraftarlarca çok beğenilmişken bu hamlenin dedikodusu taraftarda biraz can sıktı. Açıkçası Arao ismi de ilk günden beri masadaydı. William Carvalho ve Vinicius Souza isimleri öne çıksa da artık kendi takımında istenmeyen, taraftarların gitmesi için kötüleme videoları yaptığı Arao maliyet açısından en net isimdi. Arao 30 yaşındaki bu trasferine kadar Brezilya'dan çıkmamış, kariyer zirvesini Jesus yönetiminde yaşamış, ne yapacağı ve ne yapamayacağı çok bariz net bir oyuncu. 

    Brezilyalı ön liberonun yapabildiği iş hücumda defansın ortasına girip savunmayı üçlemesi, topu alıp oyun kurulumunu başlatması, kısa, orta, uzun paslarla oyunu genişletmesi ve her şeyden önemlisi bunu çok hızlı biçimde, eveleyip gevelemeden yapması. Defansta rolü ise kendini biraz öne atıp 6 numara mevkisine çıkması, gelen baskıda alanını sert biçimde savunması, rakip oyuncuya topu aldırmayıp hızlı biçimde takımı tekrar atağa çıkarması olarak bakabiliriz. Fenerbahçe taraftarının beklentisini iyi ayarlamasını çok önemli. Benim açımdan Fenerbahçe yakın tarihinde verebileceğim en iyi örnek Ersul Yanal'lı şampiyonluk yılındaki Mehmet Topal'ın kullanımı gibi geliyor. 2 temel farkla elbette. Birincisi pas yeteneği çok daha iyi. Mehmet Topal oyunu kurma işini önündeki Emre Belözoğluna bırakıyordu burada Arao oyun kululumu pasla olacak şekilde kendisi yapıyor. İkinci temel fark Mehmet Topal üstün pozisyon alma bilgisiyle savunma yapıyordu, Arao ise enerjisi ve doğru presleriyle önde basarak top kapmaya çalışan bir oyuncu.

    Maliyet açısından bakacak olursak Transfermarkt verilerine göre Fenerbahçe bu transfer için Flamengo kulübüne 3 milyon euro ödedi. Bu bedel oyuncuya kariyerinde ödenen ilk bonservis olması ile ayrı bir ilginçlik taşıyor benim nazarımda. Ancak oyuncuyu en iyi kullanan ve oyununda net bir yer veren Jesus olduğu için ayrıca günümüz Avrupa futbol transfer ekonomisi düşünüldüğünde çok uygun bir maliyetle çok net bir 11 oyuncusu aldık diyebiliriz.

    Kişisel yorumum Arao Jesus'un oyununun kilit rolünde. Sistemin işlemesini sağlayan büyük çarklardan biri. Jesus ile Flamengo'da kariyer zirvesine çıkmış, pas kabiliyeti ile Flamengo öncesi dahi bilinen bir oyuncu. Fenerbahçe'nin yeni oyun anlayışında 11de oynayacak olan Arao Jesus dönemi için değil ancak sonrası için bir soru işareti barındırıyor. 

    6) JOAO PEDRO (30-Forvet // CF-AMC)

    Sanıyorum şu ana kadar yapılan transferler içinde en net hamle Pedro oldu. Transfer süreci çalkantılı oldu, önce Galatasaray ile adı anıldı, bitti-bitecek derken bir anda Fenerbahçe ortaya çıktı ve transferi bitirdi. GS tarafı basına Fenerbahçe'nin çok yüksek rakamlara çıktığı algısını dayadıysa da gerçek KAP açıklamasıyla ortaya çıktı. Peki kimdir Joao Pedro? Brezilya asıllı İtalya futbolcu 2014ten beri Cagliari forması giymekte olup takımın kaptanıydı. Kulübü bu yıl küme düştüğü için fırsat transferi olarak doğdu. Cagliari hücumda son derece kısır bir takım olsa da Pedro onların hücumdaki en önemli oyuncusuydu.

    Pedro skorer bir oyuncu. En uçtan ziyade biraz geride ikinci forvet gibi oynadığında daha etkili oluyor. Yanında hem hareketli hem de statik pivot forvetle beraber oynamış ve ikisinde de başarılı olmuş bir isim. Son 3 sezonda Cagliari formasıyla 47 gol atmış bir isimden bahsediyoruz, bunu Seri A'da atmak her babayiğidin harcı değildir. Takımının 3.bölgede oynayan bir takım olduğunu da söyleyemeyiz. Kontra arayan takımın hızlı forveti de değil Pedro. Topu ayağına alıp, kaleyi karşısında gördü mü gol yapma becerisi yüksek bir oyuncu. Tek öncelik en önde boğuşan oyuncu o olmamalı diye düşünüyorum. 

    Maliyet kısmına gelecek olursak 4,68 milyon euro bedelle yapılan bir transfer bu. Oyuncunun zirve döneminde olması ve 30 yaşında İtalyan Milli takımından davet alması da düşünülünce kulübü küme düşmemiş olsa çift haneli rakamlarla rahatça transfer yapabilecek bir isim Pedro. Bu açıdan maliyetini oldukça beğendim.

    Kişisel yorumum bu yaz şu ana kadar takıma yapılan en net ekleme oldu Pedro. Son 3 sezonda kısır Cagliari takımını taşıdı. Fenerbahçe gibi 3.bölgede oynayan bir takımda neler yapacağını merak etsem de kalitesine güveniyorum. 12-18 gol bandında gol katkısı bekliyorum kendisinden.

    7) TIAGO ÇUKUR (20-Forvet // ST)

    1,96lık Hollanda doğumlu milli oyuncu 250bin euro karşılığında bir gelecek yatırımı olarak takıma katıldı. Güçlü, kuvvetli, pas alışverişine katkısı olan milli oyuncunun en büyük zaafı şu ana kadar gol yollarında etkili olamaması oldu. Bu yıl için değil geleceğe yönelik ya tutarsa şeklinde yapılan az maliyetli iyi bir hamle olarak görüyorum. Oyuncunun bu sezon rotasyonda da olsa düzenli oynayacağı bir takıma kiralanmasını bekliyorum.

    8) LAMINE DIACK (22-Orta Saha // DMC)

    Hiçbir şekilde haber olmayan bir hamle Diack hamlesi oldu. Geçen sezon Tuzlaspor'da bir alt ligde mücadele eden ön libero için Fenerbahçe'nin yatırımı haberleri yapılıyordu. Yapılan anlaşma tam olarak ne bilmiyorum (ön alım hakkı olarak yazıldı basında) ancak Transfermarkt verilerine göre Fenerbahçe oyuncuyu 250 bin euroya Tuzlaspor'dan alıp, 500 bin euro karşılığında Ankaragücü'ne sattı. Fenerbahçe'nin yine ön alım hakkı ve/veya sonraki satıştan pay hakkı olduğu ve bu yüzden al-sat yaptığı yazıları yer aldı basında. 

    9) LUAN PERES (28-Defans // DC-DL)

    Fenerbahçe'nin savunma hattına Min Jae Kim'in ayrılığı sonrası yapılan en net hamle Peres oldu diyebiliriz. Geçtiğimiz sezon Marsilya'da sol stoper, 3lü stoperin solu ve sol bek olarak bir çok maça çıktı. Sampaoli'nin prensi olarak gösterilen Peres geçtiğimiz yıl tüm kulvarlarda 50 maça çıktı. Sampaoli'nin ayrılığı sonrası Tudor'un başka oyuncuları tercih etmesiyle yine bir fırsat transferi olarak görebileceğimiz Peres 28 yaşında olması itibariyle altın yıllarını Fenerbahçe'de geçirebilir. 

    Peres sol ayaklı bir sol stoper olarak takıma katılınca Attila'nın ayrılık haberleri de gündeme geldi. Peres gerek ayakta kalarak gerek kayarak başarılı müdahaleler yapan bir stoper. KMJ ayrılığı sonrası takımın ihtiyacı olan hızlı stoper ihtiyacını belli bir ölçüde karşılayabilir. Oyun kurulumuna katkısı son derece yüksek pasör bir oyuncu. Aynı zamanda akıllı bir defans oyuncusu görünümü veriyor. En büyük eksisi hava toplarında çok kararlı bir isim değil. Çıktığı hava toplarında sorun yaşamasa da bazı toplarda hızına güvenip rakibin topu almasına izin verebiliyor. 

    Maliyet yönüne bakacak olursak 5,23 milyon euro bu seviyede bir oyuncuyu almak için gayet uygun bir meblağ diye düşünüyorum. Fenerbahçe az maliyetle Kim ve Attila gibi 2 maden bulsa da ıskalanan transfer sayısı çok fazla. Bu nedenle elde para da varken böyle bir fırsat transferini bu bedelle bitirmek bence olumlu bir hamle. Kişisel tahminim Sampaoli'nin izleyene karmaşık gelen oyunu yerine başka bir teknik adam ve net bir oyun içinde bu düzenli ve sağlam performansı verseydi 8-10 milyon bandında bir transfer olurdu.

    Kişisel görüşüm genel olarak Attila kalırsa ikisi nasıl bir tandem olur emin olamasam da Attila ayrılığı sonrası seviyeyi aşağıya düşürmeyecek güvenilir bir stoper izlenimi yarattı bende. Ama tüm açılardan bakınca gayet iyi bir oyuncu aldığımızı düşünüyorum.

    10) GUSTAVO HENRIQUE (29-Defans // DC)

    Gelelim Fenerbahçe'nin tartışılan transfer hamlesine. Gustavo Henrique 1,96 boyunda ve 29 yaşındaki stoper oyuncusu. Brezilyalı ayaklara sahip Gustavo Brezilya'da sadece 2 büyük takımda forma giydi. Birincisi altyapısından çıktığı ve 8 yıl formasını giydiği Santos, diğeri de Jesus tarafından son dönemlerinde transfer edildiği Flamengo (Jesus ile pek çalışmadı). Gustova kariyerinin başlarında yaşadığı 2 ağır sakatlık nedeniyle kendisinden beklenen patlamayı gösterememiş bir isim. Ancak Jesus'un oyun planında bir yeri olduğu belli çünkü kendisi onu önce Flamengo'ya sonra da Fenerbahçe'ye aldırdı. Ek bir bilgi olarak Flamengo'da Arao ile, Santos'ta ise Peres ile takım arkadaşıydı. Bu da takıma uyumu hızlandıran etkenlerden olacaktır.

    Nasıl bir oyuncu Gustavo diye baktığımızda oyuncuyu hiç izlemediğim için güvendiğim yorumcuların tanıtım videolarını derleyerek anlatmaya çalışacağım. İki olumlu özelliği öne çıkıyor. Boyunun getirdiği çok sağlam hava hakimiyeti ve iyi pas atma kabiliyeti. Özellikle oyunun yönünü değiştirmek için uzun çapraz toplarda isabet oranı ortalamanın üzerinde bir oyuncu. En zayıf yönü ise oyuncunun cidden yavaş olması, belini döndüremeyenlerden. Hızlı bir oyuncu topu yanından atıp kendisini Gustavo'dan kurtarabilirse Gustavo'nun ona yetişme şansı yok gibi. Takıma yedek stoper olarak alındığı söylenen hatta Tisserand satılacak yerine geldi denilen Gustavo'yu önde basan doğal olarak arkada hızlı adama ihtiyaç duyan Jesus neden istemiş olabilir? Açıkçası bu soruyu kafamda düşündüm ve 4 olası senaryo çizdim. Birincisi Fenerbahçe yüksek ön alan baskısıyla oynayacağı için rakipler özellikle Türkiye'de topu ileriye hücum oyuncularına doğru yüksekten yollayacaklar. Bu yüksek topları toplamada Gustavo başrol oynayacaktır. İkincisi oyun kurulumu geriden net paslarla olacağından baskı kırmak amaçlı 3.bir isim (Attila/Peres-Arao) olarak yararlı olacaktır. Üçüncü olarak hızlı olmayan ama güçlü forvetlere karşı (Cornelius, Seferovic, Weghorst, Okaka vb) güçlü fiziği ile top aldırmayacak bir stoper istemiş olabilir. Dördüncü olarak Fenerbahçe'nin geçtiğimiz yıl yan toplardan yediği golleri hepimiz hatırlıyoruz, baskı yediğimiz anlarda 3.stoper olarak oyuna girebilir diye düşünüyorum böylece rakibin sağdan soldan ortalarına temiz bir emniyetimiz olmuş olur. Bonus olarak "Donkvari" bir biçimde skor lazımken oyuna alınıp forvete gönderilebilir çünkü hava toplarında gerçekten çok etkili bir isim ve bize gerek normal oyunda gerek "Donkvari" zamanlarda goller kazandırabilir.

    Maliyet olarak baktığımızda basında çıkan haberler Fenerbahçe'nin 2-2,5 milyon eur bonservis ile oyuncuyu transfer edeceği yönündeydi fakat Fenerbahçe oyuncuyu kiralık olarak kadrosuna kattı. Transfermarkt verisine göre kiralama ücreti 1,4 milyon euro. Üzerine satın alma bedeli de 1-1,5 milyon eur civarında olduğu söyleniyor. Jesus'a ve planına güveniyorum ama açıkça söylemem lazım ki net bir oyuncu değil.

    Kişisel yorumum Gustavo transferi maça göre hamle amaçlı ise Jesus'un elini güçlendirecek bir transfer olmuş olabilir. Birçok duran top kullanabilen oyuncu varken Gustavo bize goller de getirecektir ancak defanstaki yavaşlığını nasıl kapatabileceğini merak ediyorum. Umarım net bir sağ stoper (isteğim başta Nino) takıma katılır ve stoperde kafamız rahat eder. 

    11) EZGJAN ALIOSKI (30-Defans // LWB-LB)

    Geçtiğimiz sezon bittiğinde takımın 3 ana eksiğinden biri sol bek yedeği idi (santrafor ve kaleci yedeği ile birlikte) ve Fenerbahçe geçen sezon da gündemine gelen fakat kariyerini garanti altına almak için Arap yarımadasını seçen Alioski'yi transfer etti. Kuzey Makedonya asıllı Alioski kariyerine İsviçre'de başladı. Kariyerinin başlarında ön alan oyuncusu (sağ/sol kanat hatta forvet) olan Alioski skorer bir oyuncu olarak sivrildi ve o zamanın Championship ekiplerinden Leeds United'a 17/18 sezonunda 2,5 milyon euro karşılığında bir ön alan oyuncusu olarak transfer oldu. Ancak gerek milli takımında gerekse Leeds United'da Bielsa döneminde hocaları onu sol kanat bek/sol bek pozisyonlarına dönüştürdüler ve Alioski bunu gerek milli takımda gerekse Bielsa'nın çılgın tempo isteyen Leeds'inde başarıyla yerine getirdi. Bielse takımının çılgın temposunda düzenli 11 oynamak her babayiğidin harcı değildir bu nedenle yaşı da çok uçmamışken (Bielsa futbolu 2-3 yaş yıpratmıştır belki) maddi boyutları da kafasında rahatlamışken getirmek bence güzel bir hamle oldu.

    Deli dolu karakteri ve takımını sahiplenmesiyle hem oyun olarak hem de rakibine ve hakemine karşı savaşçı bir oyuncu Alioski. Hücumda becerikli, gerektiğinde iyi ortalar (pas seviyesinde) gerektiğinde çizgiye inebilen, hatta gerekirse içe girip şut da çekebilecek bir oyuncu. Bielsa ile beraber günümüzün modern sol bek kavramına tamamen evrilmiş bir isim. Savunmasını Premier Lig seviyesinde tartışabiliriz ancak Leeds yıllarında geri adım atmadı ve oldukça da geliştirdi. Hücuma katkısı da her anlamda oldukça yüksek olacaktır. Özellikle Jesus'un planında çizgiye basan bek olarak oynamaya oldukça uygun olduğunu düşünüyorum. Ferdi'nin sağ ayaklı olması nedeniyle içeriye dönerek oynaması ve önünde oynayan gerek Rossi gerek Lincoln ile bölgesel çakışma yaşamasının yarattığı sorunları da yaratmayacak bir isim olarak düşünüyorum. Olası bir Alioski-Ferdi önlü arkalı oyunun da oldukça uyumlu olabileceğini düşünüyorum.

    Maliyet açısından bakacak olursak takımın küme düşmesi sonrası kulübünden kolaylık isteyen oyuncu kiralama bedeli olmadan ve maaşının yarısını Fenerbahçe ödeyecek şekilde transfer oluyor. Bu açıdan baktığımızda hem oyuncu kalitesi hem de maliyeti son derece win-win duruyor. Basında çıkan haberlere göre de geçen yıl veya bu yıl başında diğer Türk kulüplerinden istediğinden daha az bir rakama Fenerbahçe'ye gelmiş oyuncu ve güvenilir isimler oyuncunun Fenerbahçe'yi daha çok istediğini belirttiler.

    Kişisel yorumum olarak içinde az da olsa risk barındıran oyuncu hem çok uygun maliyetle hem de kiralık olarak kadromuza katıldı. Oyuncunun kalitesini de bunlara kattığımızda kağıt üzerinde çok başaralı bir hamle olarak değerlendiriyorum.

    12) İRFAN CAN EĞRİBAYAT (24-Kaleci // GK)

    Fenerbahçe taraftarının beklediği yedek kaleci hamlesi geç (bence) de olsa geldi. İdeal senaryoda tecrübeli ve yerli bir kaleci beklentisi vardı taraftarda. Hatta ilk (bazı muhabirlere göre tek) ve en güçlü aday altyapımızdan çıkan ve yıllardır belirli bir seviyede Süper Lig'de oynan Ertuğrul Taşkıran idi. Ancak Kasımpaşa kulübü Fenerbahçe sorduğunda 7 milyon eur isteyip TS'ye 4 milyona bıraktığı oyuncularda sergilediği tutumu istediği kaleciyi alamayınca sürdür ve Ertuğrul için Fenerbahçe'de ederinin çok üstünde meblağlar istedi. Bunun üzeri Fenerbahçe alternatif yerli kalecilere yöneldi ama fahiş fiyat politikası sonucu bu transfer uzadı. İbreler tecrübeli yabancı kaleciye döndü haberleri yayılmış hatta Sirigu transferi bitti haberleri yayılmışken çok kısa bir sürede İrfan Can Eğribayat transferi duyuldu ve kiralık olarak sonuçlandırıldı. Adanaspor altyapısından çıkan isim jenerasyonunda Uğurcan Çakır ile birlikte en çok potansiyel vaat eden kalecilerden biriydi. İlk iki sezonunda (17/18 ve 18/19) sırasıyla 22 ve 19 maça çıkan genç kaleci sırasıyla 6 ve 8 maçta kalesini gole kapattı. Potansiyeli ile heyecan yaratan oyuncunun son sezonu ise kötü geçti. Konsantrasyon sorunlarını gideremeyip maç içi kopmalar yaşayan genç kaleci 19/20 sezonunda Adanaspor ile 17 maça çıkıp 27 gol yedi. Taraftarlarla bağı kopan genç oyuncu 500bin euro karşılığında Göztepe'nin yolunu tuttu. 20/21 sezonunda 35 maçta oynayıp 8 maçta kalesini gole kapatan kaleci 48 gol yedi. Geçtiğimiz sezon ise sorunlu Göztepe takımı eşliğinde 30 maçta 50 gol yedi (sadece 1 maç kalesini gole kapayabildi). Sezon içinde Galatasaray maçında yediği hatalı gol sonra eleştiri oklarının hedefi olan oyuncu doğmamış çocuğunu kaybettikten sonra mental bir çöküş yaşadı. Bir maçtan sonra taraftarlar ile girdiği polemik sonucu taraftarın istenmeyen adam ilan ettiği kalecinin Göztepe macerası şimdilik son buldu.

    İrfan Can çıkış yaptığı yıllarda en potansiyelli 2 kaleciden biriyken gösterdiği seviyelere çıkamadı. Üst düzey maçlar çıkarsa da hiçbir zaman bu performansını tüm sezona yayamadı. Ayrıldığı iki kulüpten de (farklı nedenlerle) istenmeyen adam olarak ayrıldı. Son iki sezonda 65 Süper lig maçı olan kalecinin kariyerinde 136 resmi maç var.

    İşin maliyet yönüne değinecek olursak Transfermarkt verilerine göre Fenerbahçe oyuncu için 500bin euro kiralama bedeli ödedi İzmir ekibine. Basında çıkan haberlere göre ise 1+3 yıllık bir anlaşma yapıldı oyuncuyla. Yerli kaleci piyasası uçuştayken 500bin eur katlanılabilir bir maliyet olarak düşünüyorum. Satın alma opsiyonu için bir bilgim olmadığından bu konuda yorum yapamam.

    Kişisel yorumum olarak ise Altay ile aynı yaş grubunda bir kaleci tercih etmezdim açıkçası. Daha yaşlı ve gelişimini tamamlamış bir kaleci daha uygun olurdu diye düşünüyorum. İlave olarak en büyük sorunu konsantrasyon problemi olan bir kalecinin yedek kaleci gibi en önemli özelliğin konsantrasyon olması gereken bir alanda ne kadar doğru bir seçim olduğu tartışılır. Bu nedenle yerli ve altyapı çıkışlı olduğu için Ertuğrul bana da en ideal tercih olarak geliyordu ama Kasımpaşa'nın 1.kalecisini bırakmamasını da anlamak lazım. İsmi çıktığı için Sirigu mükemmel bir seçim olurdu. Hem Altay'ı geliştirebilir hem de çok iyi bir kaleci olduğu için gerekli olduğu zaman rahatlıkla eldivenleri devralabilirdi. İrfan Can benim performansını beğenmediğim bir kaleci olarak yedek kulübesinde bana pek güven vermiyor açıkçası. Ancak camiaya bir aidiyet duyup (yıllarca GS ile adı anıldı) konsantrasyon problemi yaşamazsa Altay ile bir rekabete girerek Fenerbahçe'yi karlı çıkartacak bir transfer olmasını umuyorum. Kiralık olması ise içinde barındırdığı riski bir nebze azaltıyor.

    13) Michy Batshuayi (29 - Forvet // ST)

    Transfer dönemi başında Fenerbahçe'nin maçlarını izleyen taraftarlarını toplayıp sorsak takımın öncelik transferi nedir diye ezici bir çoğunlukla Santrafor cevabı alacağımıza eminim. Fenerbahçe taraftarının en son doya doya izlediği son santrafor bence Niang'dı (2010/2011). Arada gol yükünün dağıldığı Ersun Yanal'lı 2013/2014 Fenerbahçesi gibi güzel bir sezon, yetenek olarak dünyanın en iylerinden olsa da sakatlıklardan düzenli forma giyemeyen Robin van Persie, taraftarın kalbini kazanan son oyuncu Vedat Muriqi gibi oyuncular olsa da gerçek net santraforu bulamadı bir türlü Fenerbahçe. Geçen sezonun ikinci yarısında İsmail Kartal'la birlikte takım yükseldiğinde taraftarın 11e tek beklentisi "baba bir santrafor" idi. 2022/2023 transfer sezonu da bu beklentiyle başladı. Gol atabilecek oyuncular geldi King ve Pedro gibi. Sezona iyi başlayan bir Valencia vardı. Şu ana kadar geride kalsa da geçen sezonki performansı ortada olan bir Serdar Dursun da vardı takımda. Ancak her geçen hafta taraftarın santrafor beklentisi azalmadan devam etti. Bu arzuyu bilen basın da sürekli isim pompaladı. En ufak bir olaydan bağlantılar kurarak isimler yazdılar. Bu isimlerle taraftarın beklentisi büyüdü. Kiev maçında sorunun gol atamamak olması da taraftarı haklı olduğuna biraz daha inandırdı. Başkan Ali Koç da santrafor alacağız ama son dakika fırsatlarını bekliyoruz dediğinde taraftarın bir kısmı kızarken bir kısmı da beklentisini büyüttü. Beklenen isim açıklandığında ise yer yerinden oynadı hem de olumsuz anlamda. Avrupa'da transfer dönemi kapandıktan sonra Fenerbahçe geçen yılı Beşiktaş formasıyla geçiren Chelsea'nin Belçikalı oyuncusu Michy Batshuayi'yi açıkladı. Oluşan tepkinin farklı boyutları vardı. Bir kısımın isyanında gelen isme burun kıvrılıyordu. Sonuçta Batshuayi kendinden beklenen patlamayı hiç yapamamış, geçen yıl Beşiktaş taraftarına saç baş yoldurtmuş, kendinden nefret ettirmiş bir oyuncu idi. İkinci isyankar grubun isyan nedeni oyuncu tipine yönelikti. Bu taraftar grubuna göre Fenerbahçe'nin ihtiyaç duyduğu forvet tipi sırtı dönük top alabilen, topu rakip sahada tutabilen, rakip stoperler boğuşan, bitiriciliği yüksek bir oyuncu idi. Ancak Batshuayi bir çok pozitif özelliğinin yanında çok negatif bir özelliğe sahip: BİTİRİCİLİĞİ KÖTÜ BİR OYUNCU. Üçüncü isyan eden grup ise madem alacağın oyuncu Batshuayi idi o zaman bunu Haziranda-Temmuz başında alsaydın, neden bu zamana bıraktın diyor. Genel olarak basında dönen isimler karşısında yönetimin "algı yönetimi" yapmaması da bu sorunlara tüy dikti. Bence bu 3 isyan da haklı bulgulara sahip. 3üne de az ya da çok katılıyorum. Önceki (veya sonraki) yazılarımda belirttiğim gibi ben farklı tipte top tutabilen bir oyuncunun tercih edilmesinden yanaydım. 

    Bu sefer sıralamayı değiştireceğim ve önce maddi boyuta sonra saha içinde neler yapabileceğine değineceğim. Transferin maddi boyutuna gelecek olursak Ali Koç Kayserispor maçının ardından yaptığı açıklamalarda transferin bu zamana kalma nedeninin bu boyut olduğunu ima etti. Haziranda bu oyuncunun fiyatı bu değildi dedi. Basında zaman zaman çıkan haberlere istinaden 12 milyonlar, Adana Demirspor tarafından zikredilen 6 milyon euro gibi ücretler konuşulurken Fenerbahçe bu transfer için Chelsea kulübüne 3,5 milyon euro öderken oyuncuya ise yıllık 3 milyon euro net maaş ödeyecek. Oyuncu ile anlaşma 2+1 yıl için. Kişişel görüşüm bu yaştaki (teorik olarak prime dönemine giriyor) bu potansiyeldeki (Marsilya döneminde göstermiş olduğu) bir oyuncu için 3,5 milyon euro bence çok uygun bir bedel günümüz piyasa koşullarında. Ancak yıllık 3 milyon euro maaş ülke ekonomisinin bu halinde bitiriciliği bu kadar sorunlu bir oyuncuya bu kadar para vermek bence doğru değil. Sözleşme süresinin 2+1 olması riski biraz azaltıyor kabul ama ben hala ikna olamadım bu kadar para verilecek bir santrafor olduğuna.

    Gelelim saha içine. Michy Batshuayi Fenerbahçe'de başarılı olur mu? Tabi ki kahin değilim ancak bazı verilere bakarak Beşiktaş'a sağladığından daha fazla katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Birkaç boyutta incelemek istiyorum. Öncelikle işin beklenti ve baskı boyutuna bakalım. Geçen sezon Batshuayi Beşiktaş'a geldiğinde ondan beklenti çok büyüktü. Abubakar sonrası şampiyon takıma şampiyonlar ligi için gelmiş yıldız oyuncu idi. Fenerbahçe taraftarı ise geçen sezondan sonra Batshuayi'den çok fazla beklentisi olmayacaktır. Sezona çok hızlı girip arka arkaya goller atıp beklentiyi kendisi yükseltir mi bilemem ama şu an için kendisinden beklenti 10-15 gol bandı seviyesinde olacaktır. İkinci incelemek istediğim boyut ise oyun tarzı. Geçen yıl Beşiktaş genel olarak tek santrafor Batshuayi olarak oynuyordu. Rakip defansla boğuşan, pozisyona giren, atan/kaçıran oyuncu her zaman Batshuayi idi. Ancak bu sezon en az 4 oyunculuk rotasyonda net bir partnerle göreceğiz kendisini. Batshuayi gibi hareketli bir oyuncunun yanında King, Valencia ve Pedro yer alabilir. Serdar Dursun ve Rossi'yi de atlamayalım. Batshuayi rakiple boğuşurken fiziken güçlü bu 3 oyuncu bitirici iş için hazır olacaktır. Geçen sezon Batshuayi'nin verimini arttıran oyun planlarından birinin Güven Yalçın ile ortaklığı olduğu düşünüldüğünde bu yıl bu ortaklığı her maç çok daha kaliteli isimlerle yapacak olması onun performansını yukarıya çekecektir diye umuyorum. İncelemek istediğim 3.özellik ise devamlılık. Batshuayi Beşiktaş öncesi son tam sezon performansını Marsilya formasıyla 16/17 sezonunda geçirdi. Bir oyuncu özellikle de golcüler için ritim çok önemli derler ama Batshuayi asla ritim bulacak kadar bir kulübün ana planında olamadı. 16/17'den geçen sezonki Beşiktaş transferine kadar Chelsea, Dortmund, Valencia, Crystal Palace formaları giydi. Bu da ne yazık ki bölük pörçük bir kariyer oluşturdu. İlk kez geçen yıl Beşiktaş'da tüm sezon oynadı ve bu uzun süre sonra düzenli oynayacağı 2.sezon olacak. Bu da olumlu etki yapabilir. Negatif olabilecek konulara bakacak olursak geçen sezonu mental olarak taraftarla ve kendisiyle kavga ederek geçirmiş bir oyuncu, kendisine karşı sıcak duygular beslemeyen, hayal kırıklığına uğramış bir taraftarın önüne geliyor. Arka arkaya 2-3 kötü maç sonrası taraftarın tepkisini bir paratoner gibi çekeceği kesin. Bir önceki sezonu negatif bitiren bir oyuncu yeni kulübüyle de negatif başlarsa sonu çok kötü gidebilir. Beni korkutan ikinci özellik ise ne yazık ki Batshuayi bitiriciliği gerçekten kötü bir oyuncu. Fenerbahçe ise zaten bu tarz konularda beceriksiz/şansız bir takım. Normalde atan oyuncular bile Fenerbahçe'de gol atamayabiliyorken iki "cenabet" buluşması mega bir krize dönebilir. Oluşabilecek kriz başkanı yutacak bir karadeliğe dönüşebilir. Bu transferde en büyük güvencemiz bir santraforolog olan Jesus ve kurgulamaya çalıştığı 2 forvetli hücum futbolu olduğunu söyleyebilirim. Batshuayi'nin öne çıkan yıpratıcılığı kaliteli çift forvet düzeninde çarpan etkisiyle mega olumlu bir etki de yaratabilir (Fenerbahçe'de olmaz böyle şeyler).

    Oldukça uzun bir bölüm oldu ama geçen seneden beri beklenen transfer bölgesi buydu. Yarattığı küçük çaplı kriz de yazının bu kısmının uzamasına vesile oldu. Kişisel yorumum olarak Jesus'un istediği oyuncu profili baskı yapan rakip stoperleri nefret ettirecek, dribling ile pozisyon yaratacak oyuncu ise bence doğru profilde bir oyuncu. Ancak eldeki kadroda King/Pedro/Valencia varken aynı şeyleri daha iyi yapabilecek bir oyuncuya yönelmek aynı planı yükseltmek için doğru olabilir belki ama ben farklı bir tip forvetten yanaydım. Özellikle takımın baskı altında topu ileride tutup takımın hücuma çıkmasına destek olacak, ceza sahası içinde de bitiriciliği yüksek bir oyuncuya daha çok ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum. Bu nedenle benim tercihim olmazdı. Umarım Jesus'un oyun planında yukarda değindiğim pozitif şeyler gerçekleşir ve sezon sonu şampiyonluğumuzda katkısı olur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyin Cimnastiği - Fenerbahçe için yeni bir diziliş ve görev paylaşımı önerisi

2024-2025 Fenerbahçe Oyun Planı ve Kadro Planlaması

Konferans Ligi 2. Ön Eleme Turu-1.Maç: Fenerbahçe 5-0 Zimbru Chisinau (Moldova)